Ülkenin Gelecek Teminatı Milliyetçi Hareket Partisi

Ülkücü iradenin tecelli ettiği şu günlerde ne kadar mahkeme yoluyla olmasına üzülsem de Tüzük Kurultayının toplanması kararını büyük bir sevinçle karşıladım.

Bunun sebebi ise gönül verdiğim bu hareketin artık dinamizmini yitirmiş olması ve başarısızlıklarla dolu olmasıdır.

Parti içinde adaylıklarını ilan etmiş insanlar hakkında bilgi sahibi olduklarım var ve bunları paylaşmak isterim;

Adaylığını ilk açıklamış olan Sinan Oğan’dan başlamam sanırım yanlış olmaz. Sinan Oğan bir Azerbaycan Türküdür ve bu harekete gönülden bağlıdır. Ben onun bu hareket içinde önemli bir konu olan Türk Dünyası hususunda önemli katkılar vereceğine inanıyorum. Çünkü kişinin geçmişi bir yönde geleceğinin teminatıdır ve bu hususta Türk Dünyasına Hizmet ödülü almış birinin genel başkanlığa adaylık koyması mutluluk vericidir.

Diğer bir adaya geçersek bu isim Meral Akşener.

Meral Akşener adaylar arasında belki en güçlü ve aynı zamanda en muallaktaki isimdir. Çünkü geçmişinde AKP’nin kurucu kadrosundadır. Ancak bu bir şey ifade etmez, etmemelidir. Çünkü Meral Hanım bu hareketin içinde hep eksik kalan kadın faktörünün birincil ve yegâne temsilcisidir. Duruşu ve itibarı gereği tam bir Türk kadınıdır.

Bu hareketin yönetiminde sorumluluktan kaçmaması hayra alamettir.

Bir diğer isim ise Ümit Özdağ.

Ümit Bey benim partiyle tanışmama vesiledir. Parti içinde akademik açıdan en önemli şahıs olduğu kanaatindeyim. Öyle ki kendisi bir profesördür ve Siyaset, Ekonomi, Tarih, Etnik ve Bölgesel Çatışmalar dallarında uzmanlığa sahiptir.

Bu anlamda güvenlik ve terörle mücadele alanında etkili katkıları olacağını düşünüyorum ve aday olmasından mutluluk duyuyorum.

Bir başka aday ise Koray Aydın’dır.

Koray Bey hakkında pek kayda değer bilgim olmamasına rağmen Başbuğ Alparslan Türkeş döneminden günümüze parti içinde önemli görevleri üstlenmiş eski bir Devlet Bakanıdır. Onun adaylığı hakkında da olumsuz bir görüşüm yoktur.

Bu muhalefet furyasına destek vermemin sebebi kesinlikle Devlet Bahçeli hakkında kişilik açısından olumsuz bir tavır içinde olduğumdan değildir. Aksine Devlet Bey bu sürecin içinde olmalıdır. Kendisi bu mücadeleye bir ömür vermiştir ve tam bir Ülkücü kimliğe sahiptir. Onun şimdi ki görevi ise parti başkanlığına talip isimlere tecrübeleriyle yol göstermektir.

Cennet vatanımızda her gün artık 1, 3, 5 gibi sayılarla ifade ettiğimiz şehitlerimiz olur iken, Devlet dış politikası çökmüş neredeyse komşu devletler ile düşman hale gelmiş iken, Dünya çapında petrol fiyatları düşerken Ülkede halen pahalı satılırken, tecavüz, taciz gibi Türk-İslam ahlakına hatta ve hatta insan ahlakına sığmayan suçlar ülkede yaygın ve meşru hale gelmiş iken, Ülke yönetimi bir dikta seviyesinde otoriterleşmiş iken, yargı çökmüş basın ve ifade hürriyeti kalmamış iken, Ulu önderin öğüdü muhasır medeniyetleri yakalamak birinci vazifemiz iken, 3 yaşında kızların başını örterek, tecavüzleri meşruiyete dökerek, tek adamcılık için devletin bütün sermayelerini dökmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu yüzdendir ki Milliyetçi Hareket Partisi içinde bir şahlanış türküsü yakılmakta ve avaz avaz söylenmektedir.

Gelin biz ülke gençleri olarak bu harekette neler oluyor bu neler doğurur bunları düşünelim. Okuduğumuz üniversite bölümlerini, lise karnelerini sonuçlandırıp kendimizi kurtarmak iyi bir maaşa sahip olmayı düşlemeyelim. Bizim düşümüz güçlü vatan olsun, güçlü devlet olsun, güçlü hukuk düzeni olsun. Atanın izinden gitmek onu anlamakla mümkündür. Onu tanıyalım onu anlayalım. “Ey Türk Genliği birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” Diyen bir Atanın torunları olarak birinci vazifemizi üstlenelim.

Benim naçizane fikirlerim bunlardır. Ülkemiz için herşeyin hayırlı olması dileği ile…